Azınlıkları Söküp Attım İsmet…

Köşe Yazıları / Volkan Yıldırım

Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Okulu’nun 6. haftaki konukları Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Nazlı ILICAK, Devlet Bakanı Faruk ÇELİK, Galatasaray Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölüm Başkanı  Prof.Dr. Beril DEDEOĞLU, Show Tv Haber Daire Başkanı Ali KIRCA ve Skytürk Program Yapımcısı Enver AYSEVER’di.

Bu hafta birbirinden değerli konuklar “Asker-Siyaset ilişkisi, Alevi Çalıştayı, Romanlar ve Dış Türkler, Değişen Dünya ve AB, Medya ve Siyaset İlişkisi ve son olarak da Değişen Dünyada Milliyetçilik ve Sol Hareketler konularında ders verdi.

Sayın  Nazlı ILICAK ve Devlet Bakanı Faruk ÇELİK’e anlattıkları konular ile ilgili Soru-Cevap bölümünde soru sorma imkanım oldu. Sayın Nazlı ILICAK’a Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde başbakanın bir yakının suça karışması durumunda polis teşkilatının başbakanı arayarak haber verip vermediğini ve suça karışmış bir insan için Basında Başbakan yeğenini affetmedi diye sanki affetme yetkisi varmış gibi gösterilmesini nasıl karşıladığını sordum. Soruma net bir cevap alamadığım için cevap üzerinde fazla durmuyorum. Gelelim Devlet Bakanı Faruk ÇELİK’e açılımlar ile ilgili olarak yönelttiğim soruya;

“Bazı tarihi olaylar vardır milletlerin kaderinde çöküşten yükselişe geçişin dönüm noktası olmuştur. Bu olaylardan biri de Çanakkale Zaferidir. Unutulmamıştır, Unutulmamalıdır. Bu ülkeyi Çanakkale’de ortak bir amaç uğruna Türkler, Kürtler, Çerkezler, Lazlar, doğusuyla ve batısıyla tüm insanlar kurmuştur. “

“ Sayın Bakanım ülkemizde bir takım isimler altında farklı farklı açılımlar duyuyoruz. Fakat bir takım etnik köken ve mezhebe dayalı açılımlar yapmak yerine, ekonomik ve sosyal manada bir insan hakları açılımı, işsizlik açılımı  gibi insan odaklı çalışmalar yapmanız daha doğru bir yaklaşım olmaz mı? Şöyle ki ben bir Kürt sorunu olduğuna inanmıyorum. Yalnızca Doğu ve Güney doğu’da aşiret ağalından kaynaklanan bir toprak sorunu vardır. Ayrıca nüfüs planlaması sorunu vardır. Eğer bu tür farklı kesimlere farklı ayrıcalıklar verilirse ileride başımıza daha büyük sıkıntıları da beraberinde getireceği aşikardır.” Atatürk’ün bu konu hakkında düşüncesini kısa bir hikayeyle aktarmak istiyorum; İsmet İnönü bir akşam Atatürk’ün yanına köşke çıkar. Paşam,  Ermeniler bir takım haklar istiyor ne yapalım der. Atatürk’ de yarın sabah gel görüşelim der. Bunun üzerine İsmet Paşa sabah köşke varır ama bir de ne görsün. Köşkün bahçesindeki çiçekler yok olmuş, bir tek Laleler kalmış bahçede. İsmet Paşa durumu Atatürk’e sorar; “Bu bahçenin hali ne? Diğer çiçeklere ne oldu Paşam “ Bunun üzerine Atatürk “ Azınlıkları söküp attım İsmet, sadece Türk ulusu kaldı. İsmet,  
Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı... Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın." der. Bu bağlamda siz de azınlıkları söküp atamaz mısınız bahçenizden diyerek sorumu bitirdim.

Sayın Bakan Faruk ÇELİK benim düşündüğüm gibi Kürtleri, Alevileri ya da Romenleri farklı bir azınlık olarak görmediklerini, yıllardır bu kesimlerin birikmiş sorunlarının olduğunu, düne kadar Madımak otelde Alevilerin katledildiğini, Romenlerin naylon barakalar içinde yaşamasının göz ardı edilemeyeceğini ve bu nedenle bunun gibi bir takım problemleri çözmek istediklerinden bahsetti.

Elbette bizlerde bu sorunların bir şekilde çözümlenmesini isteriz. Ancak birbirinden farklı kesimlere farklı farklı yaklaşımlara gitmek benim pek tercih ettiğim bir yöntem değil. Kaldı ki işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun ne bir ırkı vardır ne de bir mezhebi. Bu nedenle ırk, mezhep ayrımı yapılmaksızın insanı insan olarak gören ve onurlu bir yaşam için gerekli gelire sahip insanlardan oluşan bir toplum yaratmalıyız. İnsanlarımızı ayrıştırmamalı, her kesimi birden kucaklamalıyız. Toplumdaki her birey sadece insan olduğunu bilmeli ve iktidardakiler de bireylere “Her ne olursan ol sen benim için değerlisin” mesajını verebilmelidir.

M.Volkan YILDIRIM