CHP Ofsayt Pozisyonunda

Köşe Yazıları / Timuçin

"Nerelerden nerelere, askerlerin mahkemede yargılayıp, astığı Türkiye’nin seçilmiş başbakanı, rahmetli Menderes’in ihtilalden önce, Kızılay meydanında yakasına yapışıp Hürriyet istiyorum diye bağıran, siyasal bilgiler fakültesi öğrencisi Deniz Baykal’dan bugünkü Deniz Baykal’a pek bir şey değişmedi aslında.

O hep bir misyon adamıydı, hiçbir zaman iktidara halk oyları ile gelmek gibi bir derdi  olmadı aslında. Görünen o ki hiç bir zamanda tek başına bir iktidar sahibi olamayacak; ama kendisine birilerinin yüklediği bir görev var ve o görevi cesurca, kahramanca yapıyor hem de hiç bir şeye aldırmadan. On beş  gün önce "Haydi hodri meydan 12 Eylülcü darbecileri yargılayalım" diyor ardından bir kanun maddesi üzerinde grup başkanları anlaşılıyor.Hep beraber "Türkiye demokrasisi için en önemli bir kanunu çıkarıyorlar, haydaa  sonra çark ediyor Sayın Baykal. Nedenmiş anlayamadık, o kanunun nesinden rahatsızlık duydu sayın Baykal anlayamadık. O mahkemelerde vatandaş yargılanıyorsa pekala askerde, darbe yapanlar da, hazırlayanlar da yargılanabilmeli, neden rahatsızlık duyulur anlaşılır gibi değil; ama Baykal’ın bir misyon adamı olduğunu bilirseniz bu hiç de anormal bir şey değildir.

70’lerin, 80’lerin CHP’si Özgürlüklerden, Ezilenlerden, Emekten, Halktan yanaydı ve oyları ve politikaları ile Türkiye demokrasisine çok şey kazandırdı. Baykal’dan bu yana hizipçilik tavan yaptı, küçük olsun benim olsun mantığı hakim oldu. Olası liderlerin kelleleri gitti. Baykal’ın ak dediğine ak diyenler milletvekili oldu, koltukları paylaştı, eleştirenler kendisini kapıda buldu. (okuduğunu anlamayan, parmakci milletvekilleri oluştu) Asker sivil bürokrasinin seçkinlerin sözcülüğünü yapan bir azınlık partisi oldu. Sosyalist enternasyonalden bile atılması söz konusu oldu ve böyle bir sol parti artık dünyada yok. Veya adı sol değil. Bizdeki çelişkiye bakar mısın?

Benim memleketimde doğruları söylemek zordur.  Şimdi ben bunları söyledim diye; sana ne, sen solcu musun bizim partimize ne karışıyorsun diyenler çıkacaktır. Kraldan çok kralcılar efelenip dayılanacaklardır. Sloganlarla konuşacaklardır. Hiç umurumda değil (seviyeli eleştiriler hariç). Bu ülkede doğru düzgün bir sosyal Demokrat partiye her zamankinden çok ihtiyaç var. Bu yüzden yazıyorum söylüyorum.

Er ya da geç demokrasinin önündeki bütün engeller kalkacaktır. Bunu Baykal; ancak geciktirebilir. Ama asla engelleyemeyecektir.

Doğu Türkistan’da yıllardır süren zulüm devam ediyor. Çin baskı ve şiddete devam ederse kendi sonunu hazırlamış olacaktır. Komünist Rusya Türklere baskı ve zulüm uyguladı sonunda yıkıldı. Yugoslavya, Boşnaklara baskı ve zulüm uyguladı sonunda parçalandı. Kendi egemenliğindeki azınlıklara baskı, şiddet, zulüm, ayrımcılık uygulayanların sonu tarihin kara sayfalarında yerini alıyor. Umarım Çin akilli çıkar ve oradaki soydaşlarımıza kendi milletine davrandığı gibi ayrımcılık ve ırkçılık yapmadan muamele ederde kendini kurtarır. Yoksa zaten Avrupa, Amerika, Rusya Çin’in gelişmesinden zaten rahatsız… Beni asıl üzen şey ise Türk cumhuriyetlerinden bu konuda yeterli sesin çıkmaması. Gardaşlık bilinci yeteri kadar yerleşmemiş demek ki…