Emirdağları

Köşe Yazıları / Melih Can Kalender

“Dağlara sevdamız belki bundandır,
Taze kekik kokar gelince yazı.
Biz de dağlıyız, hem de Emirdağlı,
Çoban türküleri büyüttü bizi….”
“Emirdağ’ı aşamadım başından, yatamadım hayalinden düşünden…” diye başlayan halk türküsü ne güzel belirtmiş, Emirdağları Emirdağlılar için hiç bitmeyen bir hayal, her an gerçekleşmesini istediğimiz tatlı bir düştür… Adaçalı nasıl hasretlerde yer etmişse, onun karşısında gönül ufkumuzca uzanan Emirdağları da buram buram sıla kokan hasretlerimizin bir başka kaynağıdır.

Şadıman’dan, Bazar gediğinden, Mezar gediğinden yollar ayrılır… Çatallı’dan, Tez’den, Dereköy’den, Balcam’dan çıkılır yaylalara ve zirvelerine… Çatallı’dan her çıkışımızda eşek sırtında bir heybenin gözlerinde kardeşim Metin’le gelincik tarlaları arasından süzülüşümüz gözlerimin önüne gelir. İlk mola Ağpınar, sonra Çatallı, sonra Donuzalanı, Oluklar, Keklikgalesi derken Büyük Gölcük… Dedemin Topakevi…

Burcu burcu kekik, yavşan, calba, yarpız ve birbirine karışan bin bir türlü çiçeklerin kokusu doldurur ciğerlerimizi… Sarp kayalara yuva yapmış kartallar bizi selamlar; çan ve kaval sesleri birbirine karışır… Çobanların hay verdiği karabaşlar akşamdan başlayarak türkü söylerler gece boyunca… Sabahları koyun kuzu seçilir; sütler sağılır; kaynatılır yoğurt ve peynir yapılır; tenekelere dökülüp kaymakları alınır Dona’da Gedikyayla, Sekiyayla, Tekneçukuru, Göğüs, Büyük ve Küçük Gölcük, Karaçamur, Isıtma, Ağıllıkaya, Yağlıpınar, Kızdoğdu, Kütüklü, Alıçlı, Zibetli, Göğguyu vs adındaki Türkmen obalarında… Bozuluslu Koca Türkmenler yayla günlerinde bir başka mutludur...

Buz gibi sularıyla yürekleri serinleten Çeğelli, Poyraz, Isıtma ve Yağlıpınar gelir sırayla… Yılkı atları geçer gözlerimizin önünden. İlk ekmek oynayan, goşu yapan, güleş tutan gençlerin uğultusu duyulur… Sonra saz sesleri… Havas olduklarına yakılmış türküler yankılanır kayalarda… Bir kuğu gibi yürüyen alsayalı, alyanaklı, eli helkeli genç kızların pınar başlarına süzülüşü…

Bütün heybetiyle Emirbaba kucaklar duacıları... Yellibel, Yorgundede’nin elini öper... Çığcığılar toplanıp selam ateşleri yakılır akşamları… Emirdağ’daki ovadaki sevdiklerimize… Guytuluklardaki ocak başlarında calba, kekik gaynar; gatmerler yapılır… Sevgiler büyür doğan gün gibi… Hey gidi günler hey; daha dün gibi…

Emirdağları   
Ufka bakıp düşler kursam,
Gözümde Emirdağları.           
Düşlerimi hayra yorsam,       
Özümde Emirdağları.           
Sırlarıma ermesede,           
Düşlerime girmesede,           
Kışın geçit vermesede,           
Yazımda Emirdağları.           
Adaçal’dan bakmasamda,       
Yaylalarda yatmasamda,       
Yücesine çıkmasamda,       
Dizimde Emirdağları.           

Emirbaba özü boyun,
Çocukları oynar oyun,
Meledimi dağlıç koyun,
Kuzumda Emirdağları.
Düşmüşüm gurbet eline,
Selamlar Yellibel’ine,
Ne zaman değsem teline,
Sazımda Emirdağları
Pınarlarda elim donar,
Arkaçlara kuşlar konar,
Guytulukda tezek yanar,
Közümde Emirdağları.

Topakeve bayrak diksem,
Yavukluma ayna tutsam,
Sıla diye bir laf etsem,
Sözümde Emirdağları…    

Fikret Akın
Şair ve Yazar Folklor Araştırmacısı