Eylül Ayı Portresi: İhsan Demirel

Ayın Portresi / Ayın Portresi

www.emirdag.gen.tr Eylül Ayı portresi Gazi Emekli Piyade Kıdemli Binbaşı İhsan Demirel. 1950 yılında Emirdağ da o zamanki ismi Bosna-i cedid olan şimdiki Yeni Mahalle’de doğdu. Çocukluğunda ilkokula bir yıl önce başlatmak isteyen babası bu isteğine muvaffak olamayınca her götürdüğünde ilk teneffüste okuldan kaçtan İhsan, nihayet bir sene sonra ilkokula İnkılap İlkokuluna başladı. Ortaokulu da Emirdağ’da bitirdikten sonra Emirdağ’da lise veya muadili bir okul olmadığı için ya Bolvadin yada Eskişehir gibi yakın çevrede okumak tek alternatif olunca, İhsan Demirel, Bolvadin’de Yapı Enstitüsü (E.M.L)adı ile açılan yeni okula başladı. Daha sonraki yaşam öyküsünü kendinden dinledik:“Bazı tavsiyeler üzerine bu okula kaydım yapıldı ve birinci sınıfı başarı ile tamamlayıp ikinci sınıfa geçtim. İşte o senenin yaz tatilinde Emirdağ lisesinin inşaatı tamamlanmış, eğitim ve öğretime başlanacak deniyordu. Gerçekten de kayıtlar başladı ve öğretmen tayinleri yapıldı. Tabiki o zaman Bolvadin’de okumak pansiyonda kalmak bütün aileler için maddi bir külfet teşkil ediyordu. Lisenin açılması o sene liseye başlayacaklar ve bekleyenler için kurtarıcı olmuştu. Ben de hiç düşünmeden Bolvadin’deki okuldan tastiknamemi alarak bir yıllık kaybı da göze alıp Emirdağ lisesine kaydımı yaptırdım. İşte hayatımın en güzel günleri böylece başlamış oldu. Çünkü benim idealim subay olmaktı lise mezunu olmadan da bu ideale kavuşmak mümkün değildi.

Eylül Ayı Portresi:İhsan Demirel - Emirdag.gen.trLise kayıtları yapılıp öğretim başladığında ancak iki sınıf olabilmiştik. 4-a idarenin bulunduğu katta, biz 4-b olarak kitaplığın yanında küçük bir okuma salonu vardı, orada ancak yer bulunabildi. Okul müdürümüz Seyid Ahmet Kılıç, Başmuavin rahmetli Hasan Bayram idi. - Tüm öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum.-
Bu iki hocam bana çalışıp başarılı olmanın tüm inceliklerini aşıladı. İlkokul ve orta okulda normal bir talebe olmama rağmen lisede özellikle fen derslerinde çok başarılı oluyordum. Bu yıllarda çok güzel arkadaşlık gurubumuz oluştu birbirimize her yönden destek, her türlü aktivitelerde birlikte oluyor, alt sınıflarımıza da gerçek bir ağabeylik yapıyorduk. Lise 1nci sınıfta bize kitap okuma alışkanlığını kazandırmaya çalışan rahmetli edebiyat hocamız İsmet Sönmez’i hatırlamasak haksızlık etmiş oluruz.

Çocukluğumuzdan beri Emirdağ’da tek eğlencemiz futboldu. Gençlik spor, Atak spor maçları çok ayrı bir atmosferde geçer bu maçlarda top sahası ana baba günü olurdu. O zamanın futbol takımları şu anda belki de 2’nci ligde bile olmayabilirdi. Hep bir gün biz de bu sahada top oynayabilir miyiz diye hayaller kurardık. İşte lise yıllarında bu fırsatı yakaladık. Hem Gençlik spor hem de Atak Spor’dan pek eser kalmadığı zaman da genelde lisedeki arkadaşlarımızla Gençlik spor’u canlandırma adımını attık aynı zamanda yine rakip olarak Emirdağ Spor da kurulmuş ve yıllar öncesi Gençlik Spor – Atak Spor rekabetinin devamı gelmiş oldu.

Yine o eski günlerdeki çekişmeli maçlara dönülmüştü. İmkanlar kısıtlı, yeterli malzeme yok, ayağımıza taktığımız tozlukların bile 8 adedi başka 3 adedi başka desende çıkardık maçlara. Her hafta iki takım olarak maç yapamayacağımıza göre hafta sonları dışarıdan takımlar getirip o Pazar gününü heyecan içinde yaşamak ve halkımıza yaşatmak gerekiyordu. Genelde Eskişehir’den takım getirirdik bunun da belli bir maddi külfeti vardı. Hiç unutmam bu külfet 120 lira idi. 80 tl minibüs, 20 tl öğle yemeği(genelde güveç verirdik), 20 tl de maç sonrası hamam parası olurdu. İşte getireceğimiz takıma bu masrafı yapardık. Bu maksatla da Salı günleri arkadaşım Ziya Eryiğit’le(ziya hoca) elimizde teberru makbuzu kapı kapı esnafı dolaşır yardım toplardık çoğu zaman bu rakama ulaşamaz kendi harçlıklarımızdan tamamlar bazen de bizlere sahip çıkan büyüklerimizden yardım alırdık.Böylece okulda tiyatrolar, münazaralar, bilgi yarışmaları okul futbol takımı olarak yine maçlarla v.b . öğrencilik hayatımız devam ediyordu. Lise 3ncü sınıfta iken afyonda liseler arası bilgi yarışması yapılacaktı. Okulu temsilen ben, Faruk Altınel, birde şu anda ismini hatırlayamadığım bir kız arkadaşımız okulumuzu temsilen katıldık. Tüm sorularda başa baş gidiyorduk. Genel kültür sorusu olarak Türkiye’yi Eurovision’da temsil eden ilk bayan sanatçımız kimdir? idi. Bu ismi üçümüzde bilmiyorduk, düşünme süresin de hiçbir şey yapamadık cevap veremedik ve sırf bu soru yüzünden 10 puan farkla birinciliği kaybettik.Eylül Ayı Portresi:İhsan Demirel - Emirdag.gen.trUnutamadığımız bu lise yılları hayal gibi geçti ve Emirdağ Lisesi ilk mezunlarını veriyordu elbetteki bu durum benim ve o sene mezun olacak olan arkadaşlarım için ayrı bir gurur kaynağı idi. Zorlu bir haziran bitirme sınavlarından sonra (bizim zamanımızda ayrıca bitirme sınavı vardı) liseden mezun oldum. Şimdi tek amacım Harp Okulu sınavlarına girmek ve kazanmaktı. O dönem liseden Harp Okulu sınavına Faruk Altınel’le beraber girmiştik. Sınav sonuçları açıklandığında Faruk kardeşim birinci ben yanılmıyorsam 6’ncı olarak kazanmıştık. Tabi ki bu durum hem okulumuz hem ailelerimiz hem de bizler için gurur vesilesi olmuştu. Çünkü o sene sınava giren kişi sayısı 2200 idi. Faruk muayeneler sırasında ayrıldı. Ben devam ederek 1972 senesinin 30 Ağustos’unda Piyade Teğmen olarak mezun oldum ve Tuzla Piyade Okuluna staj yapmak üzere gittim. 1973 yılı Temmuz ayında da kura çekerek Gaziantep 5. Zh. Tugay Komutanlığındaki görev yerime yada ilk kıtama atanmış oldum.

O yıllarda Kıbrıs olayları gündemde ve ilişkiler gergin her an her şeyin olabileceği bir ortamda idik birliğimde Kıbrıs’ta herhangi bir müdahale olursa ilk etapta gidecek birlikti. Nihayet beklenen oldu ve birliğimle 1974 Kıbrıs çıkarma harekatına iştirak ettim. Genç yaşımda harbin ne olduğunu, ölümle yaşam arasındaki çizgiyi, belki de askerlik hayatım boyunca hiç göremeyeceğim savaşta birlik sevk ve idare edebilme tecrübesini yaşama ve tatma duygusunu verdi. Bu savaş bana, daha görecek günlerimiz varmış ki ömrüm boyunca gururla taşıyacağım GAZİLİK unvanını rütbemin başına yazdırmak şerefini tanrım bana nasip etti. 1975 yılının temmuz tayinlerinde Ankara Cumhurbaşkanlığı Muhafız alayına tayin oldum ve 1992 yılının mayıs ayına kadar çeşitli birlik ve kurumlarda alnımın akıyla görevimi yapmaya çalıştım.

1992 yılında Bingöl’de 2.şark görevimi yaparken kendi isteğimle emekli oldum. İzmir’de yaşamaya başladım. 42 yaşında erken emeklili hayatına birkaç firmada yöneticilik yaparak devam ettim. Daha sonrada kendi şirketimi kurarak bu hayatı devam ettirdim .16 yıl aralıksız iş hayatında çalıştıktan sonra çocuklarımın okullarını bitırip çalışma hayatına atılmalarını müteakip artık emekliliğimin tadını çıkarma zamanım gelmişti.

Okul çağlarında ben Türk Sanat Müziğini çok seven ve de fırsat bulduğumuz her ortamda o güzel eserleri okuyan özelliğim vardı. Şimdi İzmir Kültür ve Musiki Derneği’nde korist- solist olarak bu hobimi hem geliştiriyor hem de bir nebze ileri giderek güfte ve beste çalışmaları yaparak bu alanda da geride bir şeyler bırakmaya çalışıyorum. Şu an 2 adedi Hüzzam, 4 adedi Hicaz olmak üzere 6 adet güftesi ve bestesi bana ait olan şarkılarımla birlikte şu an için 64 ADET tamamen Türk sanat müziği kalıbı ve ölçüsünde yazdığım TSM Güftesi mevcuttur. Eski günlerin hayallerini kurarken içimden gelenleri de satırlara dökmek istedim.

Sılanın hasretini o toprağın sesini,
Dünyaya değişmezdim gençliğin hevesini,
Ufakken küçücükken sevgi dolu koşarken,
Okulun bahçesini, Göbelek çeşmesini, Atatürk Heykelini
Unutmak mümkün değil.Evliyim, bir mimar oğlum, bir de psikolog kızım var.