Kapımdaki Gizemli Mektup

Köşe Yazıları / Melih Can Kalender

Uzun zamandır sizlere yazamıyordum. Nedeni ise ortamın yeterince gergin olması. Pek görülemeyebilir ama Emirdağ'da hiç tahmin edilemeyecek derecede menfaat çatışmaları, karşılıklı sürtüşmeler, iddialar, çark etmeler aldı başını gidiyor... Ne ararsanız var. Dallas dizisi gibi... Son günlerde gündemi biraz geri plandan takip ediyoruz. Bakalım gelecek günler Emirdağ için ne sonuçlar doğuracak?

Şimdi Emirdağ’ın tek yürek tek ses olması için bir olma zamanı dedik ve 3. Jandarma Er Eğitim Taburunu kaybetmenin hüznü içerisinde buna çare bulmaya çalışıyoruz. Birileri birilerini suçluyor ve kendini haklı çıkarmaya çalışsa da olan olmuştur. Ancak, geçmişi sadece geride kalmış olaylardan ibaret saymamak gerek. Geçmişten ders almak, tarihin olumsuz biçimde tekerrür etmesini önlemek gerek. Kimse bir şeyleri kendine mal etmeye ya da birilerinin üstüne yıkmaya çalışmasın. Emirdağ’ın geleceğini düşünüyorsanız; Cumhuriyet Meydanı’ndaki imza föyüne bir imza atmanız en azından bu konuda başlangıç sayılabilir. Şimdkli yapabileceklerimiz bir imza ile başlıyor. Emirdağ’a yeniden bir askeri birliğin gelmeyeceği söylenirken Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi Emirdağ Meslek Yüksek Okulu’nu taburun yerine taşıyıp bölümler açabilirsek ne mutlu bizlere…

Şimdi gündem yaratacak bir bilgi var elimde. Geçtiğimiz Pazar günü evimin posta kutusuna bırakılmış isimsiz bir zarftan sizlere söz etmek istiyorum. Vereceğim bilgileri elimde bulunan iddialara dayanarak yazıyorum. Bu belgeyi Emirdağ Kaymakamlığı’na, Emirdağ Belediye Başkanlığı’na, iktidar partisi AKP İlçe Başkanlığı’na da vereceğim. İşte belgenin başlığı: Emirdağ Devlet Hastanesi’nde Sıkıntı…

Yine mi diyeceksiniz… Ben de aynı tepkiyi verdim. Bu belgeden birkaç iddiayı sizlere sunuyorum. Zarf içinde bana bırakılan bu belgeyi kim yazmışsa iddiaları şunlar:

Başhekim Hacı Bayram Gürbüz’ün personelle sorunlarının bulunduğu ve bu sorunların personellere uyguladığı eşitsizlik (mesai saati, nöbet tutmalar, nöbet paralarının eksik ödenmesi, bazı çalışanlara fazla mesai ödenmesi) ve personele hakaret!

Buna karşı çıkan personele verilen tepki fırça yiyip oturmak olarak belirtilmiş. Kâğıtta yazılan en büyük iddia ise başhekimin doktorundan hemşiresine yani personeline güvenmemesi olarak belirtilmiş…

Bakalım bu belgeyi kimler, nasıl cevaplayacak? Bana gelen belgeden birkaç iddiayı sizlere sundum. Buradan cevap hakkı doğanların cevap haklarını da yayımlamaya hazırım.

Saygılarımla…