Meçhul Yaşamlar

Köşe Yazıları / Obalardan Odalara

1960’lı yılların başındaydı. Dere kenarındaki evimiz gayri ihtiyari okul sonrası oyun alanımızdı. Bir mayıs ayı idi. Kar suları ile çoğalan su, taşlara çarparak sanki oynamak için bizi çağırıyordu. Yakın komşumuz Edelerden Kırma Veli’nin Ali'yi çağırırdım. Ali'yle iki gün önce kavga etmiştik. Ama çocukluk işte, kin kibir yok, geri barışmıştık.
Oynamaya başladık, birkaç arkadaş daha geldi. Oyun kurduk, oyun esnasında ben Ali'yi azarladım. Bir zaman geçti; ben eğildim, birşeylerle uğraşıyordum. Ali arkamdan kulağımın üstüne öyle bir tokat vurdu ki, neye uğradığımı şaşırdım. Ali kaçmaya başladı, ben arkasından koştum.
Ali evdeki anasına öyle bir bağırdı ki;
-Anaaaaa yetiş, diye...
Kadıncağız bir şey oldu diye evden dışarı bir telaş içinde çıktı. Ayağı kapı eşiğine takıldı, düşeyazdı. Zavallının gözleri şaşıydı, bi tuhaf oldu. Kapıya
iki elini dayadı. Ali kolunun altından eve kaçtı. Kadın beni eve sokmadı. Ben Ali'ye, anasına küfürler yağdırmaya başladım. Demek ki sinirle aşağılayıcı
şeyler de söylemiş olacağım ki... Kadıncağız yanıma geldi, ellerimi tuttu.
- Çocuksunuz, döğüşür de barışırsınız da. Yalnız bizi aşağılama. Gücümüze gider. Allah hepimizin ağzını bir yağlıkla (mendil) silmiş. Allah katında
kul ayrımı yoğumuş, siz de yapmayın, dedi. Beni teskin etti. Bu sözler beni çok etkiledi, o gün çocuk ruhumdan insan ayrımını sildi.
Hayatım boyunca bir insanın kalbini kırmamaya çok dikkat ederim.

Kaybolan adetlerimiz


Eskiden birevin büyüğü dede, baba, amca gibi bireyler öldügünde, aile 7 yıl yasçekerdi. Kadınlar, 7 yıl ellerine kına yakmazdı, düğüne gitmezdi. Herkurban bayramının arifesinde ölü kurbanı diye kurban kesilirdi.Mahallede veya köyde düğün olacaksa, düğün yapacak aile gelir, Kur’anokutup cenaze evinden müsaade alırdı.

Emirdağ’da kapı çalma adâbı (kuralı)
Benim çocukluğumda bizimmahalleye “Bosnayi-Cedit”, yeni ismiyle “Yeni mahalle” denirdi. Eskinüfus cüzdanımızda da öyle yazardı. İlk önce Boşnaklar mahalleyeyerleştikleri için ismi sanırım öyle konmuş. Üç-dört evin büyük kapısıvardı. Biz o kapılara “bordo kapı” derdik. Ekseri zengin evleriydi,üzerlerinde bir halka tokmak veya el şeklinde tunç tokmak vardı. Bunlarbüyük olanlardı. Bir de küçük tokmak vardı, el şeklindeydi. Büyüktokmağı erkekler çalardı, tokmağın sesinden erkeğin çaldığı bilinirdi.Kapıyı erkek açardı. Evde erkek yoksa erkek çocuk veya kız çocuğuaçardı. Küçük tokmak çalınırsa kapıya mutlaka kadın misafir, veya kadındilenci gelmiştir. Dolayısıyla kapıyı da kadınlar açardı. Biz deçocukluk işte muziplik olsun diye ikisini de çalardık. Büyüklerimduyunca fena kızardı. Diğer kapılar sıradandı. Açılınca bazen çantakarlardı.
Kapılar gündüz kitlenmezdi, gece kitlenirdi. Kapı çalmanın bir kuralı vardı;
kapı çalınır, kapı çalan beşadım geriye gider. Kapı tarafına bakmaz, kapıyı çalan erkek, açan isekadınsa, kadın kapıyı yarım aralar ordan konuşur.
İkisi de erkekse zaten problem olmazdı.
Cuma günleri esnaflar, Cumasaatinde nasibimiz açık olsun diye dükkanlarının kapısınıkapatmazlardı. Sadece sandalye koyarlardı, hırsızlık olmazdı.
Bu adet âhi geleneklerdendir. Şimdi ise hırsızlara kilitler de dayanmıyor...