Sivil Toplumculukta Sınıfta Kaldık!

Köşe Yazıları / Volkan Yıldırım

Herhalde Emirdağ’dan fazla sayıda sivil toplum örgütü olan başka bir ilçe daha yoktur. Emirdağlılar Derneği, Emirdağlılar Vakfı, Emirdağ Köyleri Derneği, Eyad, Atep, Esab, ve birçok dernek… Sivil toplum örgütleri demokrasinin gelişmesi açısından son derece yararlı ve vazgeçilmez unsurlardır. Lakin bir ilçe için gereğinden fazlası da yarardan çok zarar getirebilir. Dışarıdan bakıldığında parçalı bulutlu bir hava görüntüsü verebilir. Eğer gücünüzü tek bir merkezden kontrol edebilirseniz önünüzde kimse duramaz.Bu hizmetlerin yeknesak bir şekilde işlemesini ve belirli bir düzenin tesis edilmesini sağlar. Aksine parçalı bulutlu bir yapıdaysanız güneşi göremeyebilirsiniz. Köydeki bir tarlayı düşünün. Miras nedeniyle yıllarca küçük parçalara bölünmekten, zamanla özelliğini yitirir ve verimsiz küçük arazilere dönüşür. Oysaki büyük arazilerde her zaman büyük tarımsal faaliyetler yapılarak, büyük kazançlar elde edilebilir. İşte sivil toplum hayatı da böyledir. Ne kadar büyük ve güçlü bir yapıdaysanız toplumda o kadar söz sahibi olur, karar mekanizmasında yerinizi alırsınız.
Artık bundan sonraki süreçte fark yaratmak ve başarıya ulaşmak isteniliyorsa küçük tarlalar bir araya gelerek büyük arazilere dönüşmelidir. Bu dönüşüm sağlandığı takdirde değişimle birlikte gelişme de kendini gösterecektir. Farklı metodolojik yöntemlerle farklı sonuçlar alınacaktır. Halen Emirdağ’ın içinde bulunduğu durum pek parlak gözükmemektedir. Halen Emirdağ göç vermekte ve çalışabilir nitelikli işgücünden yoksun kalmaktadır. Her şey mükemmel gitmekte ise, sivil toplum örgütlerimiz altın çağını yaşıyorlarsa bu göç dalgası ve nüfus azalması neden kaynaklanmaktadır? Gençlerimiz neden sivil toplum örgütlerinden uzak durmaktadır? Neden yeni kurulan halk müziği korolarımız birkaç ayda dağılmaktadır?
Elbette bu sorular gelişme açısından kendimize sormamız gereken ve çözüm bulunması gereken sorulardır. Önümüzde iki seçenek var. Ya birleşerek güçleneceğiz… Ya da bölünerek çoğalacağız…