Avrupa'da Buz Devri

Köşe Yazıları / Volkan Yıldırım

Avrupa'da Buz Devri

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Anadolu, dünya güç dengelerini etkileyecek sürekli çıkar çatışmalarının odak noktası olmuştur. Çünkü  Avrupa, Asya, Ortadoğu, Kafkaslar ve Kuzey Afrika’yı kontrol altında tutabilecek bir noktadadır. Türkiye, üzerinde ve yakın çevresinde dünya geleceğini etkileyecek düzeyde sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan hassas bir coğrafi konuma sahiptir. Burada Küresel Isınmaya ilişkin beklentilere yönelik bir araştırma raporunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Birleşmiş Devletlerin Askeri Strateji Uzmanı olan ve Pentagon’un sayılı “Şahin”lerinden olan Marshall’ın 2004’te Başkan’a sunduğu ve basına da yansıyan raporuna baktığımızda önümüzdeki 20 yıl içinde Avrupa’nın kuzeyi aniden çok soğuyacak. İngiltere’nin büyük bir kısmı tamamen buzlar altında kalacak. Hollanda sulara gömülecek. Avrupa’nın İklimi değişecek ve bu yeni “buz devri” insanların göçe zorlayacak. Bu iklim değişiminden Türkiye gibi Güneydoğu Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu etkilenmeyecek.

Peki nasıl olacak da Avrupa 20 yıl gibi iklim değişimi açısından kısacık sayılabilecek bir dönemde buzullarla kaplanacak?

Bilindiği üzere kuzey yarım kürede ekvatordan kuzeye doğru gidildikçe matematiksel konum gereği güneş ışınları daha az açıyla yeryüzüne çarpar ve sıcaklık azalır. Bu gibi etkilere coğrafya uzmanları kısaca “enlemin etkisi” derler. Türkiye 36-42 derece Kuzey enlemleri arasında olduğu halde kışın İstanbul’dan yoğun kış görüntüleri geliyor ve sokakta kalanlar donuyorken, nasıl oluyor da 50.-58. kuzey enlemleri arasında olan İngiltere’de veya 70. kuzey enlemde bile toprağı olan Finlandiya’daki soğuklarda hala yaşam bulunuyor?

Bunun cevabı şu : Kuzey Atlantik Akıntısı.

Peki nedir bu Kuzey Atlantik Akıntısı? Nasıl oluşur? Cevap basit. Muazzam su kütleleri saatte dokuz kilometrelik bir hızla Karayipler’den Amerika nın doğu kıyısına akıp giden Atlantik’i aşıyor ve son olarak Kuzey Denizi’ne giriyor. Tropik akıntılar Atlantik bölgesine coğrafya kanunlarının vaat ettiğinden daha sıcak bir iklim sunuyor.

Okyanustan Kuzeybatı Avrupa’ya taşınan ısıtma sistemi 250.000 atom santralinin enerjisine eşit. Özelikle de kış ayları bu enerji olmasaydı ortalama 5-6 derece daha soğuk olurdu (Buzul çağı ortalaması ile günümüz sıcaklığının ortalaması arasındaki fark 5 derecedir.) Örneğin Norveç’te Alaska soğuğu olur, Almanya Sibirya iklimine döner, İngiltere’de ağaç olmayabilirdi.

Su pompası İzlanda sularındaki dev bir çark tarafından tetiklenmekte. Dünyadaki tüm ırmakların 20 misli suya sahip bir yüzey akıntısı burada hızla soğuyarak ağırlaşır ve 3000 m. derinliğe çökerek güneye doğru akar. Bu şekilde oluşan “dümen suyu” tropikal bölgelerde oluşan sıcak suyu yukarı çeker. Fakat deniz suyu yeterli tuz içerdiği zaman dibe çökecek kadar ağırlaşarak çarkı tetikleyebilir. Deniz suyu çok daha hafif olan tatlı su ile beslendiğinde “su asansörü” çalışmaz. Yani okyanuslardaki büyük akıntılar felce uğrar. Bu da felaketler zincirini tetikler. İşte iklimbilimciler bundan korkuyor.

Çünkü küresel ısınma yüzünden tropikal bölgelerde daha fazla su buharlaşırsa, kuzeyde daha çok yağmur yağar ve deniz suyunun tuz oranı azalır.

Kuzey Denizi’ndeki sıcaklık motorunun şimdiden arızalandığını düşünen bazı bilim adamları da mevcut. Mesela Nature dergisinde Danimarkalı araştırmacı Bogi Hensen, eski ölçümlerle karşılaştırıldığında Kuzey Atlantikteki akıntının %20 oranında zayıfladığını açıklamıştı.

Bir yandan da küresel ısınma buzulları hızla eritmekte tuzlu okyanus sularına karışan tatlı buzullar devamlı tuz oranını düşürmeye devam etmektedir. Yani buzulların erimesi de Kuzey Atlantik Akıntısı’nı durdurucu yönde etki yapmaktadır.

Peki Avrupa’nın küresel ısınma nedeniyle önümüzdeki 20 yıl içinde çok sert bir kış iklimine girmesi ne gibi sıkıntıları beraberinde getirecektir? Cevap gayet açık. Küresel ısınmadan çok daha az etkilenecek olan Türkiye ve çevresi bir cazibe merkezi olmaya başlamıştır. Belki de %30’u kıyılarda yaşayan Avrupa nüfusunun daha içlere göç etme isteği doğacaktır.

Durum ortadadır. Buz Dağı görülmüş, ancak sert mi çarpılacağı yoksa çok daha sert mi çarpılacağı belli değildir. Bu buz dağı küresel ısınma ve iklim değişikliğidir. Burada dünya bir iklim felaketi yaşarsa Türkiye gibi iç denizler arasında kalmış ülkelerin sorunsuz yaşanılabilecek yerler olacağı unutulmamalıdır. İşte bu yüzden olsa gerek Türkiye Avrupa’nın parlayan bir yıldızı olarak yükselmeye başlamıştır…

Volkan Yıldırım

  • Güncelleme: 06.10.2010 21:33
  • Okunma: 3110

Yorumlar (1)Yorum Yap

  • KESİNLİKLE DOĞRU

    Belçika kışları artık daha soğuk...30 yıl öncesi gibi değil.