Boynuzlu Yılan

Köşe Yazıları / Obalardan Odalara

Boynuzlu Yılan

Bilmem efsane bilmem gerçek duyduğum kişi Veli Duran, EmirdağÇatallı köyünden. Onun duyduğu kişi, Yemen ve Kurtuluş savaşı gazisi AhmetÇavuş diye bilinen Emirdağlı Ahmet Urfalı.
Ahmet Çavuş, Yemen savaşında Yemen’de kan kalesi denendağlık sarp dağın eteğinde kurulmuş Osmanlı karakolunu yaparken Yemen’in azgınsıcağında, karakolun önündeki ağacın altında her gün belirli saatlerdedinlenirmiş .Yemenli köylüler ağaçtan oyulmuş Sahan biçimindeki kaplarla, tüfeklerle ve testiye benzer ağaç sukaplarıyla dağlara doğru sabah gidip akşam gelirlermiş. Merak edip bir günköylüleri çağırıp sormuş;“Siz her gün bu yayvan kaplar bu testilerle dağa doğru gidipgeliyorsunuz ne yapıyorsunuz, çalışıyor musunuz?”“Yok demişler kumandan biz yılan avınagidiyoruz, orada boynuzlu yılan var, onu avlıyoruz. Allah Allah boynuzlu yılanmı olur be adam” demiş “Evet var arasıra vuruyoruz. Boynuzunu satıyoruz”. Ahmet çavuş “Boynuzu altın mı, bu yılanların?”“Hayır birisi zehirlibirisi panzehirli ““Peki niye?”“Panzehir olanı yahekime satıyoruz ya kendiniz yararlanmada tedavide kullanıyoruz. Zehirli olanıhekimler zenginler alıyorlar” der. Ahmet çavuş “Peki zehirliolduğunu nasıl anlıyorsunuz?”“Gayet basit, biryılan avlarsak boynuzları getiriyoruz iki bakraçta sütü kaynatıyoruzboynuzların birini birine birini diğerine atıyoruz panzehir olan sarı sarıyoğurt oluyor, çok tatlı olur, hastalara veriyoruz şifalı oluyor. Zehir olanise masmavi gök yüzü gibi mavi yoğurt oluyor, onunda yoğurdunu derin bir çukuragömüp kapatıyoruz” Ahmet Çavuş“Bana da getirirmisin yarın? Vurabilirsek söz veriyoruz bir boynuz sana vereceğiz ama zehir amapanzehir çıkar şansına,” diyerek ayrılırlar.Birkaç gün sonra köylüler Ahmet Çavuş’a dört beş santimbüyüklüğünde oğlak boynuzu gibi bir boynuz verirler, Ahmet Çavuş teşekkür eder,köylüler der ki;“Kumandan bu sıcaksüte bu akşam at, yarına yoğurt olur ama biz yarın geleceğiz. Siz sakın yemeyinbu boynuz ya zehirli ya panzehirli sakın ha!” deyip tembih edip giderler.Ahmet Çavuş karakoldaki askerlerle beraber sütü ısıtıpboynuzu içine atarlar, Ahmet Çavuş askerlere “Yarın köylüler gelene kadar kimse yoğurdu ne yesin ne de dokunsun”der.Ertesi gün köylüler gelir yoğurda bakarlar.“Kumandan bu zehirliboynuz bunu kabıyla gömelim” derler kabıyla gömerler. Ahmet Çavuş “Siz bu yılanı nasıl avlıyorsunuz bianlatır mısınız?” der. Köylü“Gayet basit buyılanların bulunduğu bir bölge var oraya kaplara birine su birine süt koyupsaklanıyoruz yılan gelince vuruyoruz.”“Çok var mı?” “Var ya. Evveldendaha çoktu …”“Şimdi yine ava mıgidiyorsunuz?” ”Evet” “Haydi rast gelsinçok vurursanız panzehir isterim.”Köylüler de “Ya nasip”diyerek ayrılırlar.

  • Okunma: 21907

Yorumlar (6)Yorum Yap

  • cemb

    aynı şekilde yılan boynuzunun biri zehirli biri şifa olduğunu annem anlattı bunun üzerine ben araştırıp bu siteyi buldum.ama annem kediler üzerinde denendiğini söyledi.

  • doğru

    1997 yılında izmitin menekşe yaylasında arkadaşlarla gezerken arkadaşım yarım metre boyunda boynuzlu bir yılan tarafından ısırıldı.adamı hastaneye zor yetiştirdik.yılanın boyu küçüktü ama arkadaşım az daha öbür tarafı boyluyordu.horoz ibiği kırmızı küpeleri olan bir ayrıca yılanda gördüm 20 yıl önceydi.araştırdım öyle bir türe rastlamadım bilgisi olan varmı.

  • muharrem duman

    merhaaba ben 30 yil once yilan boynuzu buldum uzerinde yilanin resmi vardi 30 yil sonra o resim kayboldu boynuzu ne yapmaliyim neye yarar zarari ve faydalari nelerdir bilgi verirmisiniz

  • YÜKSEL öNAÇAN

    Dedem Hacı Abdullah, 9 kez hacca gitmiş, 9 kez de evlenmiş. Ve 6 hanımı aynı evi paylaşırken bir Pei Kraliçesi deme aşık olmuş; eski hamamın orada, dere boyunda giderken de bir tufan çıkmış, dedemi alıp-götürmüş. Periler ülkesinde Kraliçe kraldan kurtulmak istediğini söylemiş. Dedem de kralı bir çekirge yapıp, bir sandıpa koyup, denize attırmış. Dedemi geri getirmişler. Dedem çarşı camiinde namaz kıldırıyormuş. Peri kraliçesi gelip dedemi namazda iken orgazm ediyormuş.

    Bunu bana ilk öğretmenliğe başladığımda o zamanınki adı Kuyruklu olan köydeki yaşlı bir adam anlatınca, çocukluğumda dinlediğimle aynısı olduğunu hayretle gördüm. Ayrıca dedemin ekinlerini de perilere biçtirip-harmanlattığı söylenegelir.
    O zamanlar insanları inandırmak, ya da insanların inanöması ne kadar da kolaymış. Ahmet Çavuş'un anlattıklarını okuyunca dedem aklıma geldi de...

  • mine

    :D katılıyorum ama gülmeden :D

  • yucel demircidedigi

    fakı abime yazılarından dolayı teşekkür eder selamlar