Dağ Çiçeğimiz Mor Menekşemiz

Köşe Yazıları / İlhami Özer

Dağ Çiçeğimiz Mor Menekşemiz

O, Emirdağları’nın tam göğsüne yaslanmış köylerimizden birisinin çocuğudur. Emirbaba’nın bıçak gibi keskin soğuğu, dayanılmaz ayaz dolu poyrazı O’nun doğduğu köyden taksim edilir. O yıllarda halkın hemen her evinde yoksulluk, çaresizlik, kıtlıklı günler yaşanmaktadır. Baştan aşağı insanlarımız fukaralıkla baş etmek için dayanılmaz güçlükleri yenmeğe çalışmaktadır. Çünkü yıl o zaman 1933. dür. Cumhuriyetimizin 10. yılı yaşanmaktadır. İstiklal savaşının kül yığını halinde bıraktığı yurt sathındaki acımasız zorluklar, henüz yenilememiştir. İşte “ Dağ Çiçeğimiz, Mor Menekşemiz, EĞİTBİLİMCİ- ŞAİRİMİZ “ olarak tarif etmeğe çalıştığım MUHARREM KUBAT 1933. yılının en soğuk ayında ve Emirdağları’nın göğsüne oturup kalmış bulunan GÜVEÇÇİ KÖYÜ’nde doğmuştur. O’nun bildiğine göre doğum günü, o yılın Ocak Ayı’nın 9.udur. günü gününe yazılmışsa kütüğe, Bugün KUBAT MUHARREM, tamı tamına 74. yaşındadır. Arkasından önünden, sağındın solundan, yürüyüşüne baktığınızda diriliğini görünce 74.lik sayamazsınız. Yazdığı şiirlere , bitirdiği kitaplara, verdiği konferanslara, almış olduğu ödüllere bakınca bu yaşa, bu fikri fonksiyonları zor yakıştırırsınız. Organizmasının ne ruh ne de fiziki yapısında “TIK“ denecek bir negatiflik görünmemektedir. Allah sağlıklı ömür ihsan etsin.O’nun yaşam çerçevesini bu köşelere sığdırmak mümkün değildir. Anlatımlarını dinlediğimizde ömrü, dolu dolu dramatik pozisyonlarla kayıtlıdır. Öyle ki, O’nun yaşam evreleri birgün beyaz perdeye girse, seyircisine ilgi ve heyecan verir. Anlıyorum ki bir büyük beyaz perde eseri yaratmak için projesi vardır. Bu proje bir gün gerçekleştiği taktirde MUHARREM KUBAT dostumuzun hem kalemini, hem de didine didine yüzü ak biçimde , kılıcının hakkı hayatını, daha da somutlaşmış haliyle kavramış olacağız.DAĞ ÇİÇEĞİMİZ, akıl almaz zorlukların üzerinden, merhum annesi ile elele vererek geçmiştir. Gazi Eğitim pedagoji ve edebiyat bölümlerini bitirdiğinde gencecik, idealist bir öğretmenken bu ocakta tam 33. yıl 7. ay fiili hizmetten sonra emekliye ayrılmıştır. O’nu M.Eğitim Bakanlığı’nın çok önemli bir bölümünde görevli olduğu sırada ziyaret etmiştim. Habire kapısına gelenlerin hizmetlerini çabuklaştırmak için koşturup duruyordu. Emirdağ Lisesi’nin ilk yıllarında Lise Md.Yardımcılığı görevi sırasında sayısız öğrencinin hayata atılmasında rehberliği olmuştur. Bilahare kendisini Eskişehir İli bir büyük ORTAOKULDA Müdür olarak gördüm. 19. Mayıs Ortaokulu Müdürlüğü tam 20. yıl sürdü. Yirmi yılda binlerce insanın yetişip hayata atılmasında ki emeği düşünün. Bugün Türkiye’nin her yerine dağılmış sayısız öğrencileri her kademede kamu hizmetinde görülmektedir. O’nun önünde saygıyla eğilen binlerce adam hala daha kendisini O’nun önünde öğrenci gibi görmektedir. Eğitimci – şairimizi elbette bu manzaralar, mutlu etmektedir. Zaten EĞİTİMCİLİK kir götürmeyen bir iştir. Gerçekten kutsal görevdir. Hakikaten eğitimini tamamlamış ülkeler bu gün ileri ülkelerdir. Hülasa eğitimcilik nurlu, onurlu bir hizmet şeklidir. Dağ çiçeğimizin eğitimcilik görevi sırasında da alnına hiç leke sürdürmemiş olması, gelen kuşakların eğitimcilerine ÖRNEK olmuştur.KUBAT, çok vefalı bir insan, ölçüsü olmayan vefalılıkta yaratılmış bir ayrıcalıklı evlattır. Annesi rahmetli onun için sanki bir tapınak gibiydi. Onunla birlikte yaşadığı çileli hayatı, ona olan bağını evlatlık görevindeki kusursuz davranma zorunluluğunu hiç unutturmamıştır. Emirdağ Dergisi’nin bir sayısı’nın KAPAK RESMİ olarak Kubat’ın annesinin peşkirli ve sayalı resmi konulmuştur. O resim, dünya durdukça Emirdağ Dergisi’nde yaşayıp, bize geçmişimizi anlatacaktır. Bu resmin Emirdağ Vakıf Organı olan derginin kapağında basılmasını uygun görüp baktıran yönetimine ve o zamanın yönetim kurulu başkanı olan ÖZCAN ÖZGÜR Beyefendi’ye hep engin saygı ve minnet hislerimle dolu olduğumu zevkle itiraf ediyorum. Dergi resme, resim dergiye değer kazandırmıştır. Bu derginin kapak resmindeki hanımefendi rahmetli için oğlu tarafından yazılan “ ANAMA “ şiiri, Kubat’ın vefa anlayışıyla Emirdağ Vakıf Dergisi’nin eşsiz NİYETLERİNİ bağdaştırıvermiştir. 7.nci sayısı olan bu Emirdağ Vakıf Dergisi’ni başucu kitabım gibi koruyup muhafaza ediyorum.DAĞ ÇİÇEĞİ KUBAT, Vefalılığını her alanda şiirleriyle, söylemleriyle, konferanslarındaki konuşmalarıyla canlı tutmuştur. O, yalnız köyüne yalnız Türkiye’sine değil, insanlara olan bağımlılığını her vesile ile ortaya koymakta öncülüğünü göstermiştir. Sayısız şiirlerinin yanında MALATYA için yazdığı bir şiirinde BİRİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ kapmıştır. Cumhurbaşkanına kendi şiirini okumak suretiyle şairlik sınırlarını zorlamıştır. “ İZ BIRAKANLAR “ ve “ UMUT DOLU “ adındaki şiir kitaplarına yeni kardeş şiir kitaplarının eklenmesi yönündeki gayretlerinin semerelerini mutlaka beklediğimizi söylemek istiyorum. Hülasa şairimizin sinesindeki hiç eksilmeyen insanlık sevgisi, O’nun yaratıcılığının doğrultusunda sürüklenip, gitmesini pekiştirmektedir. Yeni nesilde, yeni fikir sahiplerinde KUBAT için yazılıp söylenmiş şiirler de vardır. HALİL GÜRKAN adındaki bir şairimizin DAĞ ÇİÇEĞİMİZ için yazdığı özel şiir 6. kıta 24. satırda kalmaktadır. Yerimizin kısıtlılığı yüzünden KUBAT İÇİN YAZILAN ŞİİRİN iki kıtasını ancak almak istiyorum. Emirdağ ufkunda batan her günün, Kendiyle barışık, ele küs değil,

Aydınlık gecesi Muharrem Kubat, Her gence babadır, anaya oğul,
Sevdayı anlatan olanca sözün, Halil, var önünde saygıyla eğil,
Gizemli hecesi MUHARREM KUBAT, Kültürün bacası MUHARREM KUBAT.
Muharrem Bey’in doğup büyüdüğü köy GÜVEÇÇİ için uzayıp giden şiirinin de hiç değilse iki kıtasını yazarak doğa ve köy sevdasını anlatmaya zorlanayım.
GÜVEÇÇİ KÖYÜ
Çevresinde dağlar, önünde ova, Kök salmış , dal vermiş, üzüm bağları,
Çiğdemdir, çiçektir, GÜVEÇÇİ KÖYÜ, Kekikle bezenmiş ulu dağları,
Serin eser rüzgar, temizdir hava, Bir başkadır burada, gençlik çağları,
Çiğdemdir, çiçektir, GÜVEÇÇİ KÖYÜ, Çiğdemdir, çiçektir, GÜVEÇÇİ KÖYÜ…
KUBAT’ın şiirleri yalnız doğa, sevda, aşk ve daha başka fikirlerin işlenmesinden ibaret de değildir. O, zaman zaman Türk insanının eğitimi ve geleceği için de sevdalıdır. 1940. ın 17. Nisanında çıkarılmış KÖY ENSTİTÜLERİ kanununun 20. binden fazla idealist öğretmen yetiştirip halk hizmeti için köylere gönderildiğini iyi bilmektedir. Köy Enstitülerinin bugüne kadar hizmeti kalıcı olsaydı. Milli Eğitim işlerimizin uluslar arası eğitim tekamülünde en önde olacağını düşünmektedir. Bilahare bu okulların kaşla göz arasında kapatılmasındaki yanlışlığın müsebbiplerine tarizde bulunmaktadır. Bu şiirini olduğu gibi alarak O’nun pozitif duygularının ebediyyen yaşamasını istiyorum. KÖY ENSTİTÜLÜ ÖĞRETMENLER İÇİN Cehaleti yıktık, kinle savaştık, Cumhuriyet dedik, ATATÜRK dedik,Arkadan hançerle vurdular bizi, İlkelerimizden ödün vermedik,Dolu dizgin koştuk, köye ulaştık, Hırsızlık etmedik, haram yemedik,Küçümsediler, hor gördüler bizi, İftira ettiler kırdılar bizi,Tümümüzde hizmet özlemi vardı, Mezun olduk, kutsal bir görev aldık,Görev bizim için sevdaydı, yardı, Nedense suçlandık, suçlu biz olduk, Bizi suçlayanlar bağnazdı, şerdi, Haksız haklı oldu biz yalnız kaldık,Ahtapotlaştılar, sardılar bizi, Kapı kullarına sordular bizi,Hep çalıştık, durma nedir bilmedik, Hilesiz emeğe biçilmez paha,Pes etmedik, kula kul da olmadık, Her şeyi havale ettik Allah’a,Yalan söylemedik, rüşvet alamadık, Bilmem ne yazılır ne denir daha,Ellerinde çamur yerdiler bizi, Adeta çarmıha gerdiler bizi,Tertip, düzen verdik bahçeye, bağa, Ağardı, bir bir yok oldu saçımız,Bundan kuşkulandı köydeki ağa, Hala yurt aşkıyla çarpar içimiz,Bizden selam olsun yıllara, çağa, Bilmiyoruz, neydi bizim suçumuz,Yıldıramadılar, yordular bizi. Memleket memleket sürdüler bizi,“DAĞ ÇİÇEĞİ, MOR MENEKŞEMİZ, EĞİTİMCİ ŞAİRİMİZ” diye tafsir etmeğe çalıştığım. Muharrem KUBAT Hoca’yı anlatmanın O’nun için tarif ve tanıtımlar yapmağa kalkışmanın gerçekten boyumu aşan bir iş olduğunu biliyorum. Ama memleketimin çocuğunu anlatmak, O’nu dinlemek, beni heyecanlandırdı. Belki ne yaptığımı bile anlayamadan Muharrem KUBAT Bey’i hemşerilerine sunmaya çalıştım. Hem kendilerine ve hem de okuyucularıma hiç eksilip , eskimeyen saygılarımı sunuyorum. İLHAMİ ÖZER Emekli Öğretmen

  • Güncelleme: 12.11.2007 01:41
  • Okunma: 6426

Yorumlar (3)Yorum Yap

  • Rabia BARIŞ

    Muharrem KUBAT hocam, gerçekten çok değerli bir kimse. gönlü güzel, yüreği geniştir, herkesin birşeyler yapmasını ve de başarmasını ister. ayrıca Eskişehir şaiirlerinin üzerinde büyük emeği vardır.nice güzelliklere deyip saygıyla selamlıyorum. Rabia BARIŞ

  • ??

    ANLAMAN YOKSA ADAMLAR NAPSIN KARDEŞİM...

  • HARUN DİNÇ

    öğretmen ilhami özer le başlanmış öğretmen muharrem kupatla bitirilmiş neden*******************