İnşallah İyi Düşünmüşlerdir

Köşe Yazıları / Melih Can Kalender

Güncel bir konu ile ilgili İzmir’de Haber Ekspres Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazarlarından Aydın Bilgin’in yazdığı , Emirdağ’dan da bir ağıt örneğinin verildiği köşe yazısını sizlere sunuyoruz. Kore'den ilk askerler döndüğünde, rahmetli babam Basmane Gar'da hareket müfettişi idi. Kore gazileri trenlerle Basmane'ye ayak basar basmaz Basmane-Tilkilik-Çankaya üçgeninde yüzlerce asker tezgah açtı. Canları öne sürülerek dünyanın diğer ucuna, hiç tanımadıkları bir ülkeye giden ve Kızıl Çin Ordusu ile çarpışan Türk askerleri, oralardan getirdikleri kimono, yelpaze, sabun gibi ıvır zıvır eşyayı satıyor, köylerine ana babalarına para götürmeye çalışıyordu.
Daha ilkokul çağında olduğum için Kore Savaşı'nın sadece kahramanlık öykülerini duyduk. Arkaları 'Aslan Mehmetçik' denilerek sıvazlan ve 1950 yılı Ekim'inde Kore'ye gönderilen birliklerimiz ağır zayiat verdiler. Sovyetler Birliği karşısında Nato'ya yaranıp girebilmek için, Amerikan şemsiyesi altınsa savaşa gittik. General Tahsin Yazıcı komutasında Kore'ye giden 5000'e yakın askerden oluşan Türk Tugayı'nın gemileri Pusan'a varır varmaz, savaşa hemen katıldı. Sadece ilk 4 günde 175 şehit veren tugayımız üç yıllık savaş içerisinde 741 şehit, 2147 yaralı verdi. 234 askerimiz esir alındı. 175 askerimiz ise kayboldu.
NATO diyetinin Gariban Mehmetçik'in kanıyla ödediğimizi, aklımız ermeğe başladıktan sonra kavradık. Kendisi için kutsal olamayan bir savaşa katılmak sadece siyasi nedenlerle oluyordu. Ancak evlatlar da böyle savaşlarda 'kurban' oluyordu.
Afyon'un Emirdağ'ından Balişoğlu Eyüp Can yiğidini, Kore'de kaybeden ananın yaktığı ağıtta, Türk askerinin Kore'ye gitmesini anlamsız bulur Anadolu kadını... Bunu, 'Kore senin vatanın mı, yurdun mu?' diyerek, ona 'Kırk belikli gelin almaya' ve 'Yerine kardeşi Abdil'i göndermeye' razı olacağını söyleyerek anlatır.
Emirdağlı Eyüp Can'a ağıt
İzmir'den mi kalktı Kore'ye gemi,
Gemi gurban olam, getir Eyüb'ü,
Çok ağlattın anan ile Baliş'i,
Kore senin vatanın mı, yurdun mu?
Gayıbıdın oğlum şehit oldun mu?
Şubeye vardım da künyen okundu,
Emirdağ'ı başımıza yıkıldı,
Dostumuz ağladı, düşman bakındı,
Dön gel oğlum dön gel kurban oluyum,
Sana kırk belikli gelin alıyım.
Köprüden ağrında gel bir görüyüm,
Görüyüm de gadın oğlum ölüyüm,
Apdil'i yerine vesek veriyim,
Bir günüm doğar da bir günüm batar.
Kore dağlarında aslanım yatar.
(Yaldızkaya, Ö. Faruk. Dr., Emirdağ Yöresi Türkmen Ağıtları, İzmir: Bayraklı Matbaası, 1992)
Şimdi de Vatan yazarı Mine Kırıkkanat'ın yazdıklarını okuyalım:
"Kore Savaşı'nın sürdüğü üç yıl boyunca Türk tugayı en ağır kayba uğrayan birliklerden biri oldu. Bu nedenle Kasım 1951'de, Ağustos 1952'de ve Mayıs 1953'te Kore'ye üç kez değiştirme birliği gönderildi. Ateşkes antlaşmasından sonra Türkiye, Kore'deki birliklerinin sayısını sürekli indirdi. Sembolik olarak görev yapan bir manga da 27 Haziran 1971'de geri çekildi.
Adnan Menderes hükümetinin, konuyu TBMM'ye götürmeden Kore'ye silahlı kuvvet gönderilmesi kararı 'Anayasa ihlali' olarak algılandı ve hükümetin bu tavrı hem o dönemde hem de daha sonraki yıllarda değişik tartışma ve eleştirilere zemin oluşturdu.
Kore Savaşı bittikten altı yıl sonra, 25 Haziran 1959'da, Nazım Hikmet, Kore'de şehit düşen bir yedek subayımızın çığlığı olup, zamanın başbakanı Adnan Menderes'e "Diyet" şiiriyle seslenmişti. "Diyet", bir lanetin kehanetinden ibarettir."
Diyet
Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki gözünüzle bakarsınız,
iki kurnaz,
iki hayın,
ve zeytini yağlı iki gözünüzle
bakarsınız kürsüden Meclis'e kibirli kibirli
ve topraklarına çiftliklerinizin
ve çek defterinize.
Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki elinizle okşarsınız,
iki tombul,
iki ak,
vıcık vıcık terli iki elinizle
okşarsınız pomadlı saçlarınızı,
dövizlerinizi,
ve memelerini metreslerinizin.
İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,
iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in,
ve bütün kaygınız
iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri
halkın tekmesinden korumaktır.
Benim gözlerimin ikisi de yok.
Benim ellerimin ikisi de yok.
Benim bacaklarımın ikisi de yok.
Ben yokum.
Beni, Üniversiteli yedek subayı,
Kore'de harcadınız, Adnan Bey.
Elleriniz itti beni ölüme,
vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.
Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan
ve ben al kan içinde ölürken
çığlığımı duymamanız için
kaçırdı bacaklarınız sizi arabanıza bindirip.
Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey,
ölüler otomobilden hızlı gider,
kör gözlerim,
kopuk ellerim,
kesik bacaklarımla peşinizdeyim.
Diyetimi istiyorum Adnan Bey,
göze göz,
ele el,
bacağa bacak,
diyetimi istiyorum,
alacağım da.
Nazım Hikmet Ran 25 Haziran 1959
İnşallah milletvekilleri dünkü oylama öncesi, 'Diyet' şiirini okumuş, bu konuları vicdanlarına iyice sindirmişlerdir. Aydın BİLGİN

  • Güncelleme: 11.09.2006 00:22
  • Okunma: 5378

Yorumlar (0)Yorum Yap