Seyrekbasan / Özcan Türkmen

Köşe Yazıları / Melih Can Kalender

Seyrekbasan / Özcan Türkmen

Türkünün konusu insan... İnsanın başından geçenler, insanın başına gelenler, bu insanların gönül ve ülkü dünyaları... Bunların dile ve tele gelişi...Türkülerimizin günümüze ulaşmasında emeği geçenleri rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Bu yapının temel taşlarından biri de köylümüz Nuri Amca (Nuri DEMİR / SEYREKBASAN)…Gördüğüm, duyduğum, sorup öğrendiğim kadarıyla tanıtmak istiyorum Seyrekbasan’ı…Anonim olduğunu bildiğim şu dörtlüğün Seyrekbasan’a ait olduğunu öğrenince inanışın, inanca göre yaşayışın göstergesi türkülerimize daha çok sahip çıkmam gerektiğine inandım:Suvermez diyo(r)lar engin ovalı.Guyular gazdırdım maden guvalı.Yok mu içinizde ağzı dualı?Dua edin ben yârimi alıyım.Sevdanın gücü mü Seyrekbasan’a Seyrekbasan’ın gücü mü sevdaya yetti bilemiyorum ama aşağıdaki dörtlüğün ondaki azmin bir göstergesi olduğunu görüyorum:Seyrekbasan go(y)du eller adımı.Bulamadım eski yârin dadını.Eğer evlenir de gızım olursaMühür gözlü Binnaz gorum adını.Kültürün, yaşama şeklinin aynası sanki Emirdağ türküleri... Azim ve kararlılığın göstergesi olan türkülerimizde Seyrekbasan kendini şöyle anlatıyor:Seyrekbasan derler ben sık basarım.Geriden geriye yâre küserim.Eğer nazlı yârim benim olursan.Mektebin önüne kebap asarım.Temizliği, titizliği, kıyafetine verdiği özen ile Nuri Demir, Suvermez’de gençlik yıllarından itibaren Seyrekbasan sıfatıyla tanınıyor. Nuri DEMİR, banka memuriyetinde klasik memur kolçağını sürekli kullanıyor; ütüsüz elbise giymiyor. Kömürlü ütüyü ondan başka kullanan çok az kişi var bankada. Kıravat ve fötr şapka, karizmanın vazgeçilmezi…Türkmen kültüründeki lâkap takma geleneğinin canlı örneği Seyrekbasan’ın çamurda bile ayakkabısının pırıl pırıl cilalı olduğunu görenler çok…Paylaşmanın en güzeliyle yaşayan insanımız, özellikle acıyı paylaştığında onun azalacağını çok iyi biliyor. İnsanımızın başından geçenler, insanımızın başına gelenler, insanımızın gönül ve ülkü dünyası türkülerimize yansıyor:Seyrekbasan derler öz adım Nuri.Gel otur yanıma Kezinin Hayri.Yardan mı ayrıldın Dertli Niyazi.Üçümüz bir olak gedelim bayri.Kezi’nin Hayri, Dertli Niyazi ile Seyrekbasan, ele ele tutuşup bir olup gezdi; öfkeyi, kini bastırdı eskiden. Gittikçe bireyselleşen insanımız arasında bu üçü gibi paylaşan yok gibi mi, ne dersiniz? Çocuklarına hep “Çocuğum.” diye seslenen, sanatçı kişiliğini temizliğine de yansıtan Seyrekbasan okumayı, okuyanı çok seviyor. Radyo tiyatrosunun müdavimlerinden, sanat müziğini seviyor. Guyunun başına yârim dikilir.Mor beliği ensesine dökülür.Ah dedikçe ciğerlerim sökülür.Alamazsam ince belim bükülür.derken Anadolu insanındaki engin kültür birikiminin adeta sözcüsü olup “ensesine dökülmek, ciğerleri sökülmek, beli bükülmek” deyimlerinin üçünü tek dörtlükte kullanarak “Vay babam vay. İlk mektebin üçünü okudum. Beşini okuyabilsem ben ne olurdum bir göreydiniz.” diyerek tezini ispat ediyor adeta.Nuri Demir’in annesi, o gençken ölmüş. Babasını tanımıyor. Çektiği acılarla olgunlaştığına inanan Seyrekbasan, insanların kusurunu onları kırmadan söylermiş hep.“Anlatsam roman olur.” diye başladığı hayat hikâyesinde dert çok ama dertten şikâyet yok gibi sanki. Kış ve bahar temizliklerinde “Gene biz bu eve ne yaptık da eşyalar dışarı atıldı?” esprisi kızlarının kulağında çınlıyormuş…Hassas, içli bir yapıya sahip Seyrekbasan. Acılara dayanmayı, gençliğinde türkülere dökmüş:Top top edip zülfünü darama.Beni goyup bi(r) yâr daha arama.Möhür gözlüm ne'ttim senin ananaMelhem deyin duz basdırdı yarama...Yörü dedim gözel yörüdemedim.Dağın garı gibi eridemedim.Onbeşimde bi (r) yâr sevdim başıma.Onu da kendime eş edemedim.Hoşgörüsü ve espri anlayışı gençliğinde türkülerine yansıyor Seyrekbasan’ın:Evimizin önü gıral ağacı.Bulamadım bu sevdaya ilacı.Eğer yâr olmaya gönlün yoğusaSen bana gardaş de ben sana bacı.İlk iki eşi rahmetli olup üçüncü evliliğinde eşine “Hanım, el evlenip mal mülk sahibi oldu; ben de baldız-bacanak zengini oldum.” derken hayata bakışı ve yaptığı evlilikleri değerlendirmesi dikkate şâyandır.Toplu yaşayıştaki mizah, türkülerimize Seyrekbasan’ın sözüyle şöyle giriyor:Emirdağı değirmenin döndü mü?Döne döne nöbet bize geldi mi?Gıyı köyden dünür gelmiş yârimeBizim köyün erkekleri öldü mü?Üniversitelerin halk edebiyatı bölümleri mutlaka yapıyordur ama halk sanatının adsız kahramanları, kültürümüzün ustaları Gardiyan Kamil, Kepaze’nin Nuri, Seyrekbasan… Daha nicelerinin tez konusu olup araştırılmalarını istiyorum.…“guyu, guva, gorm, gar, gral, gıyı…“ örneklerinde “g”’nin “k”’ şekliyle söylenir. “dad, darama, duz, basdırdı, yörüdemedim, ” örneklerinde “t”’nin “d”’şekliyle söylenir.Özcan TÜRKMENturkmenozcan@gmail.com

  • Güncelleme: 06.03.2007 12:33
  • Okunma: 6861

Yorumlar (2)Yorum Yap

  • bengul

    oncelikle yorumuzdan oturucok tesekkurler annem sik sik dedemin macaralarini anlatiyo dedemin milindigi gibi sevilir sayilir hayat ona ne kadar acida oynasa o yine sevmeyide sevilmayide bilmis adi gibi seyrekbasan...

  • fatma demir

    ozcan turkmen size minnettarim boyle bir sey yaptini zicin cok tesekkurler cok memnun oldumm sitenize tesadufen girmistim..babamin o kadar cok ozellikleri varki anlatam.ben en kucuk kiziyim fatma demir...